Peşmek, Şişmaniyem ve
Sonunda “Pişmaniye”
İzmit denilince akla ilk gelen şeylerden başında
“Pişmaniye” gelir. Tarihi çok eskiye dayanan ve İzmit’e özgü bir tatlı turu
olarak ün kazanan pişmaniye kentin simgesi gibidir. Özgün bir tatlı çeşidi
olması ve hafifliği, pişmaniyenin Türkiye’nin her yerinde tanınmasını ve ilgi
görmesini sağlamıştır. Pişmaniye, ana maddeleri şeker, un ve yağ olan, yapımı
emek gerektiren özgün bir tatlı ceşididir. Gücü kuvveti yerinde kollar isteyen
pişmaniyeyi yapmak icin ağda haline gelinceye kadar eritilen şeker,
dondurulduktan sonra buyukce bir halka biçimine getirilir. Bir sininin üstüne
konan kavrulmuş una eritilmiş tereyağı yedirilir. Sonra tepsinin cevresinde
duran birkaç kişi halka biçimindeki ağdayı unun üstünde çevirmeye başlar. Her
çevirişten sonra ağda yeniden halka biçimine sokulur ve bu işleme sinideki unun
tümü ağdaya yedirilinceye, ağda tel tel helva biçimine gelinceye dek devam
edilir. Kavrulmuş una kaynamış şekerin yedirilmesi ilk bakışta kolay gibi
görünse de, küçük bir yanlışlıkla tüm emek ve harcamalar boşa gidebilir. Zaten
"Pişmaniye" adının da buradan kaynaklandığı rivayet edilir. Ayrıca
"Pişmaniye" adının, tatlının pamuksu yapısından dolayı dağılması
nedeniyle meydana gelen yeme güçlüğünden dolayı verildiği bilinmektedir. Yerken
pişmaniye parçalarının kişinin dudaklarına yapışması ve dökülmesi nedeniyle, bu
tatlıyı yiyen kişinin pişman olduğuna, buna mukabil çok lezzetli olduğu için
yemeyenin de pişman olmasına ithafen “yiyen bir pişman, yemeyen bin pişman”
ifadesinden hareketle “Pişmaniye” adı verildiği belirtilir. İzmit’e özgü bir
tatlı turu olan pişmaniye, sadece Türkiye’nin tüm illerine değil, dünyanın
birçok ülkesine ihraç edilmektedir. Son yıllarda İzmit pişmaniyesinin marka
değeri haline gelmesi ve tanınırlığının artması için çeşitli projeler üretilse
de gelinen nokta istenilen seviyelere ulaştığı söylenemez. Bu doğrultuda
yapılan çalışmalar kapsamında, İzmit Belediyesi’nin öncülüğünde, 2009 yılında
ilk defa düzenlenen Pişmaniye Festivali'nde 1040 metre uzunluğunda pişmaniye
yapıldı ve İzmit Pişmaniyesi, dünyanın en uzun tatlısı olarak Guinness Rekorlar
Kitabı'na girmiş ve İzmit Pişmaniye anıtı açılmıştır.
Meşhur İzmit pişmaniyesinin yapımı |
Pişmaniyenin Tarihçesi
Bu tatlının neden pişmaniye olarak
anıldığına dair birçok rivayet vardır. Ana Britannica'ya bakılırsa, ilk
yapıldığı yerin İran olma ihtimali vardır. Bu ülkede "peşmek" diye
adlandırıldığı için de sözcüğün zamanla Türkçe'de "pişmaniye"
biçimini almış olması muhtemeldir. Bir söylenceye göre pişmaniye ilk kez
Kocaeli'nin Kandıra ilçesinde Hayrettin Usta adlı bir şekerci tarafından
bulunmuş ve imal edilmiştir. Üretimin devamı ise yine Kandıra Eşrafından Hacı
Agop Dolmacıyan ve oğlu Garabet isimli Ermeni ustalar tarafından olmuştur. Ne
var ki 1.Dünya Savaşı’nı izleyen yıllarda diğerleri gibi Dolmacıyan da şekerci
dükkânını kapatarak başka bir ülkeye göçmüştür. Onun becerisinin de kendisiyle
birlikte göç etmesini önleyen ise, Dolmacıyan’ın çocuklarına Türkçe ve
Fransızca öğretmek üzere dükkânında çalışmış bulunan İzmit Muhasebe
Başkâtipliği’nde görevli İbrahim Ethem (Çınar) Efendi olmuştur. Kendisine
pişmaniye yapımının bütün inceliklerini öğreten Hacı Agop Dolmacıyan’ın I.
Dünya Savaşı’nı izleyen yıllarda Amerika’ya göç etmesi üzerine, Kapanönü
semtinde bir şekerci dükkânı açmıştır. Botanik kültürü, müzik yeteneği ile de
tanınan ve 1892-1953 yılları arasında yaşamış bu renkli kişiliğin imalathanesi,
başta oğlu Nusret Çınar olmak üzere ilerleyen yıllarda adeta pişmaniye ustası
yetiştiren bir okul olmuştur. Halen Hacı Agop’un torunları, bu mesleğe New
York’ta devam etmekte olup hatırı sayılır bir servet sahibidirler. İzmitliyan
ailesi de İzmit’te şekercilik yapmış ama onlar da Cumhuriyet’in ilk yıllarında
İstanbul’a göçerek toptan şekerleme işini tercih etmişlerdir. İlginç olan bir
konu da İstanbul Arkeoloji Müzesi’ndeki İzmitliyan Biraderler’e ait mühürdür.
Ancak henüz üzerinde bir çalışma yapılmamıştır. 1930’lu yıllarda İstanbul
Arnavutköy’de esnaflık yapmış olan Agop oğlu Artin ve Kirkor kardeşler bu
ailenin ardılları olsa gerek.
Şişmaniyem’den Pişmaniye’ye!
Bir diğer söylenceye göre de çok
uzun yıllar önce İzmit’te nam salmış bir tatlıcı varmış. Yaptığı tatlılar çok
meşhurmuş. Yolcuların, onun tatlılarını yemek için dükkanının önünde uzun
kuyruklar oluşturup beklemesi, Baharat ve İpek yollarının geleceğini dahi
tehlikeye sokmuş. Bizim tatlıcı ustanın, güzeller güzeli çok şişman bir
sevgilisi varmış. Aşkın gözü kördür. Bizim tatlıcı ustanın gözü şişman
sevgilisinden başka kızı görmüyomuş. Kızı o kadar çok seviyomuş ki çıkardığı
anda çok meşhur yeni tatlısının ismini, ’Şişmaniyem’ koymuş. Tatlıcı sonunda
muradına ermiş ve sevgiliyle evlenmiş. Ancak bu evlilik, sevgilisinin
kıskançlıkları ve huysuzlukları yüzünden cehennem azabına dönüşmüş. Bizim
tatlıcı ustamız da, o çok sevdiği, uğruna tatlılar yaptığı sevgilisinden
ayrılmak zorunda kalmış. Evlendiğine pişman olan ustamızın tatlısı da, bu olay
duyulduktan sonra, “Pişmaniye” olarak anılmaya başlamış.
Avusturyalı bir turist fuar alanında İzmit pişmaniyesi yerken |
1900'lü yıllarda Bakırcılar (Kemaliye) ve İstiklal
caddesindeki şekerlemeciler pişmaniye üretimini üstlenmişler, yıllar geçtikçe
pişmaniye üretimi İzmit'te daha ilerlemiştir. Kemaliye caddesinde Selahattin
Patır, Helvacı Hamit, Şekerci Hasan, Tatlıcı Ali oğlu Mustafa Yılmaz, İslam
Durak, Şerbetçi Vehbi Dallı, Şekerci Ahmet Gül; İstiklal caddesinde Şekerci
Helvacı Zihni ve Hasan İz, Helvacı Aziz, Şekerci Sıdıka; Demiryolunda Helvacı
Sait Başoğlu, Pastacı Vehbi Taneli; Kozluk Fabrika caddesinde Osman ve Kamil
Gürgen’in Zevk Pişmaniyesi; Eski Postahane caddesinde Rüştü Gezer’in Tuncay
Pişmaniyesi bu helvanın yaşaması için emek vermiştir. Rüştü Gezer daha sonra
Cemal Şensoy (Çolak) ve Boksör Kadir'in kardeşi Erdem Güçlü ile birlikte “Uğur
Pişmaniye”de ortaklık yapmıştır. Patır Şekerlemede usta olarak çalışan ve 1954
yılında kendine ait İpek Pişmaniye’yi kuran Lütfü Canıgeniş ve ortağı Cevat
Yüce de önce Yavuz sokakta sonra da Çarşıbaşı’nda dükkan açtmıştır. Mesleğe
elli yılı aşkın hizmet veren Hayati Ayta’nın belirttiğine göre teknoloji,
işleri ne kadar kolaylaştırmış olursa olsun, bu helvanın yapımı hala ustaların
becerisine muhtaçtır.
Akın Ülkü Sevinç
14 Kasım 2018
Time Kocaeli Dergisi
Yorumlar
Yorum Gönder