Başkent Nikomedia
Roma İmparatorluğu'nun, Roma
kentiden sonra, İstanbul'dan önceki başkenti Nikomedia’dır. Büyük Roma
İmparatorluğu ile ilgili ilk kayıtlara M.Ö 753 yılında rastlıyoruz. M.S. 284
yılına kadar yani 1037 yıl boyunca imparatorluğun başkenti Roma'dır. Roma
İmparatorluğu'nun Bizans dönemi ise 330 yılında başlar ve 1453 yılında sona
erer. Bu 1123 yıllık dönemde başkent Konstantinople, yani İstanbul'dur. Bu iki
rakamı dikkatle gözlemlediğimiz zaman yani 284-330 yılları arasında bir boşluk
görülmektedir. Tarih kitaplarının bazılarında bu 46 yıllık dönemde Roma
İmparatorluğu'nun başkentinin neresi olduğu açık açık belirtilmemektedir. Roma
İmparatorluğu'nda 235 yılından itibaren yukarıda bahsettiğimiz 284 yılına kadar
geçen süre içinde tam bir kaos yaşanır. Bu dönemde tam 22 imparator gelir,
gider. Ortalama hüküm süreleri 2.5 yıl kadardır. Genellikle imparatoru
korumakla görevli olan komutanlar, imparatoru öldürerek yerine geçerler ama
kısa bir süre sonra da kendileri aynı akıbete uğrarlar.
284 yılında İmparator Numerian, Pers
seferi sırasında hastalanır ve İzmit (Nikomedia) önlerine geldiğinde ölür.
Ülkedeki karmaşaya son vermek isteyen ordu, süvari birlikleri komutanı
Diocletian'ı imparator ilan eder. Taç giyme töreni 1 Nisan günü Nikomedia'da
yapılır. Diocletian imparatorlukta son yirmi yılda yaşananların şahididir. İlk
iş olarak askeri komutanları yanından uzaklaştırır ve onları ülkenin çeşitli
yörelerine dağıtır. Askeri ve sivil otoriteyi birbirinden ayırarak vesayet
sistemini yok eder. Mali sistemi düzenleyerek ekonomik yapıyı güçlendirir. Ama
başka bir şey daha yapar. Büyük Roma İmparatorluğu'nun başkentini Roma'dan
İzmit'e taşır. Yani M.S. 284 yılından başlayarak Roma İmparatorluğu İzmit'ten
yönetilmeye başlanır. Önce imparatorluk sarayı yenilenir ve imparatoriçe için
bir bölüm eklenir. Bugün çok küçük bir parçası kalan İzmit surlarını tamir
ettirir. Küçük bir hipodrom inşa ettirerek halkın eğlenmesini sağlar. Bugünkü Soydan
Konağı, Belsa Plaza ve Tekel binalarının bulunduğu bu alandaki yapıların
temellerinde su biriktirme havuzları ile saraya ait collosal boyutlarda
Aedicula heykelleri ve sütunlar bulunmuştur. Bunların bir kısmı halen müzede
korunmaktadır. Ayrıca, Belsa Plaza’nın inşaatı sırasında ortaya çıkan
kalıntıların limana ait olduğu düşünülmektedir.
Roma İmparatorluk Başkenti Nicomedia'nın M.S. 304'teki Doğu Bölgesi Görünümü, İllüstrasyon - Onur Şahna, Ekim 2004 |
Komutan Konstantin (ileride
imparator olacaktır) İzmit'te ve imparatora yakın kişiler arasındadır. Bir gün
birliktedirler. Diocletian'a sorar: "Majeste, burada olmaktan memnun
musunuz,?" "Burası iklimi
itibariyle beni çok mutlu ediyor. Roma'dan oldukça küçük ama, her türlü hizmeti
buraya taşıyabildik. Hemen aşağıya indiğimizde deniz kenarına varıyoruz. Oraya
yazlık bir saray yaptırdım. Ayrıca küçük bir limanı var. Gerek savaş ve gerekse
ticari gemilerin yanaşmasına uygun. Özellikle Mısır'dan ve Libya'dan gelen
hububat, meyve ve yağ; Midilli, Kıbrıs, İtalya ve Galya'dan (Fransa) gelen
şaraplar bu limanda indirilip depolanıyor. Roma'ya gelince. O kadar meraklı
olma. Roma gerçekten muhteşem eserlerle süslüdür. İlk gördüğünde her şeyden hoşlanacak
ve hayran kalacaksın. Ama işin içine girildiğinde anlayacaksın ki, orası bir
fesat kaynağı ve ihanet yuvasıdır. Orada yaşadıkça bu seni sarıp sarmalar.
Artık muhteşem eserlerin hiç birini görmezsin ve bir an evvel oradan kaçmak
istersin. Bu sözlerim kulaklarına küpe olsun," der.
Diocletianus vaktinin önemli bir
bölümünü ve doğunun zenginliklerini, Nikomedia’yı güzelleştirmek için
harcamıştır. Nikomedia’yı Roma kadar güzel bir şehir yapmak isteyen imparator, kentin
birçok kısımlarını yıktırıp yeniden inşa ettirdi. Nikomedia’da kendisine,
karısına ve kızına saraylar inşa ettirdi, tapınaklar, ayrıca duvarları Babil’in
kent duvarlarından daha kalın olan bir hipodrom, bir darphane, bir zırh
imalathanesi ve bir tersane inşa ettirdi. Tüm bu yapılaşma sayesinde
Nikomedia’nın ünü dünyaya yayılmış ve normal şartlarda yüzyıllar sürebilecek
tarihindeki en büyük nüfus artışına sahne olmuştu. Libanius’a göre 100.000’i
aşkın nüfusuyla Roma, Antakya ve İskenderiye’den sonra dünyanın 4. büyük kültür
ve ticaret merkezi haline geldi. Kente bir Roma Kolonisi statüsü verildiğinde
belki de türünün son örneği olarak antik bir onura sahip oldu.
Nikomedia'yı M.S. 284 yılında Roma İmparatorluk Başkenti Yapan İmparator Gaius Aurelius Valerius Diocletianus |
Günümüzde görsel delillerin çok az
olmasına karşın seyahatnameler, sikkeler ve yazılı kaynaklar geç antik
dönemdeki Nikomedia’nın bir resmini anıtsal kamu binalarını ortaya çıkartacak
şekilde sunabilmektedirler. Kent bugün de olduğu gibi Körfeze doğru uzanan tepe
yamaçlarına kurulmuştu ve Libanius’a göre yoğun olarak bir araya sıkışmış,
selvi bahçeleri gibi yokuşlardan aşağı inen, gerek özel gerek kamu yapılarını
kapsıyordu. Helenistik ve Roma dönemine ait surlar altıncı yüzyılda hala ayakta
durmakta ve bir keşişler binasını da kapsayarak tüm kenti çevrelemekteydi. Söz konusu
bina geri kalan bölümüyle çağdaş bir kuleyi içeriyordu. Libanius’un gözünde en
değerli binalar, saray ve kentin ortasında yüksek bir yamaçtaki tiyatro idi. Pausanias,
“Nikomedeia He megalé ton en Bithynia poleon” yani “Nikomedya, Bithynia
kentlerinin en büyüğüdür” derken Athenaios, “En hoş, en güzel kent” anlamına
gelen “Perikalles” ifadesini kulanmıştır.
330 yılında İmparator Büyük
Konstantin başkenti Yeni Roma'ya yani Konstantinople'a(İstanbul) taşımıştır. Roma
imparatorluğunun Anadolu’daki ilk başkenti olma ünvanına sahip Nikomedia bu
tarihe kadar 46 yıl içinde dört Roma imparatoru; Galerius, Maximin Daia,
Licinius ve Konstantin İzmit'i başkent olarak kullanmıştır.
Akın Ülkü Sevinç
12 Şubat 2020
Time Kocaeli Dergisi
Yorumlar
Yorum Gönder