İzmit Depremleri
İzmit tarih boyunca büyük ve yıkıcı
depremler geçirmiştir. Halk arasındaki söylentilerde kentin 7 kez batıp çıktığı
söylenir. Tarihsel verilere ve kaynaklara baktığımızda İzmit kenti 7 den kat
kat fazla yıkıcı ve felaket olarak nitelendirebileceğimiz deprem yaşamıştır. Antik
dönemdeki adıyla Nikomedia olan bu kent, III. ve IV. zaman jeolojik yapı
üzerinde yer aldığı için kurulduğu günden itibaren sık sık depremlere maruz
kalmıştır. Yerleşim alanının güneyinden aktif olan Kuzey Anadolu Fay Hattı
geçer. Bu fay belli dönemlerde kenti yerle bir edecek şiddette depremler
üretmiştir. Bu depremler kentin gelişimini olumsuz yönde etkilemiştir. Ancak
tarihi boyunca şiddetli depremlerle yıkılan kent, her defasında yeniden
kurulmuştur. Bu durum Nikomedia’nın jeopolitik öneminden kaynaklanır. Kentin
kurulduğu coğrafya her dönemde insanların dikkatini çekmiştir.
Tarihçilerin kaydedip hakkında
detaylı bilgi verdikleri İzmit bölgesindeki ilk deprem M.S. 19 yılında meydana
gelen, Nikomedia ve o devirde Nikaia olarak anılan İznik’te etkili olan 6
şiddetinde olduğu tahmin edilen depremdir. M.S. 24 Kasım 29 depremi yine
Nikomedia ve Nikaia kentlerini etkilemiştir. 9 şiddetinde olduğu tahmin edilen
bu depremin merkezi olarak Kios (Gemlik) Körfezi düşünülmektedir. Nikomedia ve Nikea
kentleri bu depremle yerle bir olmuştur. 268 yılında Nikomedia yine depremle
sarsılır. M.S. 32 depremi tüm Bithynia eyaletinde etkili olmuştur. Nikaia’daki
birçok ev yıkılmıştır. Bu nedenle depremin merkez üssünün Nikaia olduğunu ancak
Nikomedia’da da etkili olduğunu söyleyebiliriz. Prusa (Bursa)’da da
hissedilmiştir. Nikomedia, imparator Vitellius döneminde (M.S. 69) meydana
gelen depremde ağır hasar gördü. Deprem sonucunda şehrin önemli bir bölümü
yıkıldı. İmparator şehrin yeniden imarı için Roma imparatorluk hazinesinden
yardım sağlanmıştır. Modern araştırmacılar bu depremin şiddetini 7 olarak
tahmin etmektedirler.
M.S. 120’de meydana gelen deprem
Kapıdağ Yarımadası, Nikomedia ve Nikaia başta olmak üzere tüm Bithynia bölgesinde
ağır hasara yol açmıştır. Nikomedia tamamıyla yıkılmış, Nikaia ise ağır hasar
görmüştür. Depremin hemen ardından Marmara Denizi’nde tsunami görülmüştür.
Antik kayıtlarda bu depremden birçok kez bahsedilmesi depremin yıkıcılığı
hakkında önemli ipuçları verir. M.S. 128 yılındaki şiddetli depremde yine Nikomedia’nın
önemli bir kısmı hasar görmüştür. Roma’nın filozof imparatoru Marcus Aurelius
döneminde M.S. 170 depremi Ephesus (Efes)’dan Nikomedia’ya kadar olan bölgede
etkili olmuştur. Nikomedia ve civarında yıkıma neden olan bu depremin şiddeti 8
olarak tahmin edilmektedir. M.S. 269’te İmparator Claudius Gothicus döneminde meydana
gelen bu deprem Nikomedia’dan Dacibzya’ya (Gebze) kadar olan bölgede etkili
olmuş ve
büyük yıkıma yol açmıştır. Malalas
depremi “tanrının gazabından kaynaklanan felaket”
olarak tanımlar ve depremden sonra
su baskınları olduğunu belirtir. Bu da bize depremden sonra özellikle sahil
bölgelerini etkileyen tsunami olduğunu gösterir. Depremin kente verdiği zarar o
kadar büyük olmuştur ki, kent uzun süre harabe halinde kalmıştır. M.S. 350 yılında
8 şiddetinde olduğu tahmin edilen Nikomedia ve Nikaia’da etkili olmuş bir
deprem meydana gelmiştir. M.S. 355’te yıkıcı depremin merkezinin Nikomedia
olduğunu bilinmektedir.
1745 yılında İzmit’i ziyaret eden Charles de Peyssonel tarafından İzmit’ten Fransa’ya götürülen ve bugün Paris’te Louvre Müzesi’nde sergilenmekte olan deprem konulu mezar taşı |
Ancak, 24 Ağustos 358 yılında 9
şiddetinde olduğu tahmin edilen deprem bu bölgede yaşanan depremlerin belki de en
büyüğü idi. O dönemde Nikomedia Roma İmparatorluğunun başkenti idi. Feci
olaylar felaketin büyüklüğünü de tüm açıklığı ile anlatan biçimde 4.yüzyıl
yazarı Ammianus Marcellinus tarafından yazılan bir metinde yer almıştır. İnsanı
etkileyerek perişan eden bu rapordaki tüm canlı detaylar, 17Ağustos 1999
depremine olan güçlü benzerlikleri ortaya koymaktadır. Marcellinus, sarsılma
hareketinin tanımını, dipten gelen sesi ve tepe yamaçlarındaki yırtılmalar ile
buralarda kurulu evlerin tahrip oluşlarını anlatmaktadır.Yazıda, ana şoktan
birkaç saat sonra havanın temizlenişini (tahminen sarsılma ve yerin ötelenmesi
sonrası oluşan tozun oturmasını), ortaya çıkan moloz yığınlarını tarif etmekte,
grafik terimlerle deprem felaketinin açtığı yaralar ve çok sayıda ölümlerden
bahsetmektedir.
358
ve 2 Aralık 362 depremlerinde
büyük zarar gören şehir, yarım
asır boyunca harap bir durumda kalmıştır. 10 Aralık 362’de meydana gelen:
Ammianus’a göre Nikomedia’da 358’deki büyük depremde hasar gören ancak ayakta
kalan az sayıdaki yapı bu depremde tamamen yıkılmıştır. Günümüz deprem
uzmanlarına göre bu depremin şiddeti 8’dir. Nikomedia, 26 Ocak 446’da tarihçi
Malalas’ın belirttiği İzmit Körfezi’nde oluşan bir depreme daha maruz kaldı.
Sonucunda hamamlar, sütunlu caddeler, liman ve sirk tamir görmek zorunda kaldı.
25 Eylül 478’de bir deprem daha meydana geldi. Sonucunda, Altınova ve İzmit’te
imparatorluk parası ile tekrar tamir edilen tarifsiz hasarlar meydana geldi.
Her ikisinde de kent harabelerden ayağa kalkan bir güç gibi tekrar yükseldi.
Benzeri bir felaket aynı zamanlarda gelen seri sağanaklarla oluştu, aşağılara
inen çamur çökeltisi ve döküntüler Sapanca gölünde adacıklar oluşturdu. Bu da,
sarp yokuşlar üzerine kurulu, çamur kaymalarına müsait kenti oldukça
etkiledi.
Bununla birlikte felaketler vurmaya
devam etti. 554 Temmuz ve Ağustos’undaki deprem bir kez daha kenti yerle bir
etti, bir çokları canlı canlı yıkıntıların altında gömülü kaldılar. Marmara’da
dev dalgalar patladı. 16 Ağustos 554’deki sarsıntıda kentin en güzel bölgesi
çöktü. Depremin kırk gün sürdüğü sanılmaktadır; bu olasılıkla artçı şokların
dahil olduğu süreçtir. Yine olasılıkla Justinian bu depremin büyük bölümünü
yıktığı Antoninus hamamlarını yeniden inşa ettirmiştir. Yapı o denli büyüktür
ki kimse restore edilebileceğini umut etmemiştir. Kent bir kez daha küllerinden
geri doğmuştu. 26 Ekim 740 İzmit, Karamürsel (Pranetos) ve İznik bir deprem ile
hasar gördü. 25 Ekim 989 Doğu Marmara’daki bir deprem İzmit’i ağır hasarladı. 23
Eylül 1064 İzmit-İstanbul arası bölge depremle hasar gördü. Kenti 1147’de gören
Deuil’li Odo’nun anlatımı kaleyi/surları harab eden bir deprem olduğunu öne
sürmektedir.
İzmit, küçük kıyamet adıyla anılan,
II.Beyazıd döneminde 1509’da geçirdiği 45 gün süren, İstanbul, İznikmit
(İzmit’in Nikomedia’dan sonraki eski adı) ve çevresi tarihin kaydettigi en büyük
depremlerden birine maruz kaldı, kent deprem sonucunda yerle bir oldu. İstanbulda
109 cami, 1070 ev ile surların ve Yedikule Sarayının duvarlarının tamamen
yıkıldı, Gebze’deki camilerin tümü, İzmit’teki Süleyman Paşa Medresesi başta
olmak üzere 5 cami ve 300 ev tamamen yıkıldı. Tersane rıhtımı çökerken kentin
deniz kenarındaki surları ise onarılamayacak derecede hasar gördü. 19 Ağustos
1642’de İstanbul’da meydana gelen büyük deprem, İzmit’i de etkiledi. 25 Mayıs
1719 da İznikmit bir büyuk deprem daha geçirir. Binlerce bina yıkılır, bir o
kadar binada oturulmaz hale gelir, 1000 civarinda insan ölür. 2 Eylül 1754 Doğu
Marmara depreminde İzmit ve doğusunda 2000 kişi ölürken, 1766 yılında Kuzey
Marmara’da aralıklarla iki ay devam eden deprem sonucu bir çok yapıda hasar
oluştu, tersane kullanılamaz hale geldi. Toplam 4000 kişi ölürken deprem
Tekirdağ ve Karamürsel civarında etkili oldu. Osmanlı Vekayı namecisi
Şemdanizade’ye göre yer altındaki su yolları dahi kullanılamaz hale gelmişti.
Pertev Paşa Camii, imaret, sebil ve su yolu tamir edildi. Şehirde bir çok insan
çadırlarda oturdu. Av Kasrı’nın o güne değin kagir olan binası temele kadar
çöktü.
12 Temmuz 1894 tarihli Tercüman-ı
Hakikat gazetesinde Fevziye Cami’nin yarım minaresi ve bazı dükkan ve evlerin
yıkıldığı, Adapazarı’nda bir çok evin yıkıldığı, enkaz altında bir çok insanın
kaldığı ve ölümler olduğu, Karamürsel’de bir caminin minaresinin tümüyle
yıkılmasına karşın can kaybı olmadığı bildirilmektedir. Yıkılan binaların
sayısı 200 kişiye ulaşmıştır. İzmit’te de sarsıntı oldu. Ancak Adapazarı kadar şiddetli değildi.
Gebze’de Nakşibendi Gazi İlyas Bey türbesi tümüyle, caminin bir kısmı ile minaresi
harab olmuştur. Çarşı meydanında bir bakkal dükkanı tümüyle yıkılmış ancak
zaiyat olmamıştır” denilmektedir. Ancak gerçek rakamların çok daha büyük olduğu
sonraları ortaya çıktı.
Yaşamakta olduğumuz kentteki deprem
gerçeğini, 20 yıl önce bizzat yaşadığımız
zor günleri de hatırlayarak ve büyük üzüntü duyarak tarihi açıdan
anlatmaya çalıştığım bu iki sayfalık yazıdan umarım hepimiz dersler çıkarırız.
Bu vesileyle 17 Ağustos 1999 depreminde
hayatını kaybedenleri rahmetle anıyorum. Depremsiz ve güzel günlerde görüşmek
dileğiyle.
Akın Ülkü Sevinç
10 Temmuz 2019
Time Kocaeli Dergisi
Yorumlar
Yorum Gönder